Proll Boyama Kağıdı
- Ayrıntılar
- Kategori: Haberler
Lütfen Paylaşın..
https://www.boyamakagidi.com
Lütfen Paylaşın..
https://www.boyamakagidi.com
Bebeğinizi saatlerce nasıl eğlendirirsiniz... :))
Sevgili BABALAR,
Kapıdan eve girerken oğlum soruyor; Anne babam evde mi?
Yok oğlum diyorum "Yaşasın" diye cevap veriyor.
Çünkü BABA azarlama dışında ÇOCUKLA İLETİŞİME GEÇMİYOR.
Çocukla sinemaya hiç gittin mi? Peki tiyatroya gittin mi?
Paten sürmeyi öğrettin mi ona?
Ya bisiklet sürmeyi?
Peki parkta bisiklet sürerken seyrettin mi onu?
Elinden tutup bugün ne yapalım dedin mi?
Kitap okudun mu? Masal anlattın mı?
Ödevini yaptı mı acaba diye düşündün mü?
Her gün onunla küçücük de olsa sohbet ettin mi?
Ona okulla ilgili soru sordun mu?
En sevdiği arkadaşının adını sordun mu? Biliyor musun?
Lütfen SEVGİLİ BABALAR çocukla azarlama dışında da iletişime geçin...
Bir Anne
Okullar fen, teknoloji ve matematik gibi alanlardaki başarısızlıklarından dolayı amanvermez bir baskıyla karşı karşıyalar. Bazı okullar ise felsefe ile ilgilenmeye başladı.
İngiltere’de 9 ve 10 yaşlarındaki çocukların bazıları haftada bir kez olmak üzere, bir yıl boyunca felsefe dersine katıldı. Yapılan geniş çaplı bir araştırmaya göre; felsefe dersine katılan çocukların matematik ve okuma-yazma becerileri önemli ölçüde gelişti, özellikle dezavantajlı çocuklar en büyük kazanımı elde etti.
İngiltere genelinde 48 okulda, 3.000’den fazla çocuk; hakikat, adalet, dostluk ve bilgi gibi kavramlar hakkında haftalık tartışmalara katıldı. Zamanla soru üretme, soru sorma, başkalarının düşünceleri ve fikirleri üzerinden düşünme becerileri gelişti.
Bu dersi alan çocukların matematik ve okuma seviyeleri, iki ay boyunca ekstra ders almış kadar yükseldi. Aslında dersin matematik ve okuma-yazma seviyelerini arttırmak gibi bir amacı olmamasına rağmen gerçekleşen bu oldu. Dezavantajlı kesimlerden gelen çocukların performansında da büyük bir sıçrama görüldü; okuma becerileri dört ayda, matematik üç ayda ve yazma becerileri de iki ayda gelişti. Öğretmenler ayrıca öğrencilerin, kendine güven duyma ve diğer insanları dinleme yeteneği üzerinde de olumlu etkilerin olduğunu bildirdi. Bu çalışma Education Endowment Foundation (EEF, Eğitim ve Bağış Vakfı) tarafından yürütüldü. Kar amacı gütmeyen bu grubun amacı, ailelerin gelir düzeyine bağlı olarak öğrenciler arasındaki eğitim düzeyi farkını kapatmaktı. EEF, felsefenin etkisini randomize kontrollü çalışmalarla, tıpkı ilaçların test edilmesi gibi test etti.
Bir çocuğun sinirli olması için eğer genetik nedenler yoksa bunun eğitimsel ve çevresel nedenleri vardır. Sinirlilik hali öğrenilmiş bir durumdur. Madem doğuştan sinirli doğmuyorlar, bir çocuk nasıl böyle sinirli olur? Elbette bu sorunun cevabı tekbir nedene bağlayamayız. Birçok neden olabilir. Bunlarda bazılarını sizlere sıralayacağım.
Eğer çocuğunuzu sinirli yapmak istiyorsanız;
Her daim çocuğunuzun yanında eşinizle kavga edin.
Çocuğunuzun istemediği bir şeyi ona zorla yaptırın, kabul ettirin.
Çocuğunuzla inatlaşarak çözüm yolları üretmesine yardımcı olmayın.
Devamını oku...Son zamanlarda ailede şiddetli geçimsizlik ve boşanma oranlarının artmasını hepimiz duymuşuzdur.
“Aileyi kaybedersek her şeyimizi kaybederiz.”
Aileyi yıpratan en önemli sebeplerden birinin özel sektörde yoğun ve uzun çalışma saatleri olduğunu düşünüyorum. Bu durumun ailenin ruh sağlığını ciddi seviyede etkilediğini, çalışma saatleri “Evli olanlar” ve “Bekar olanlar” şeklinde düzenlendiğinde zaman içinde olumlu yönde bir etkisi olacağına inanıyorum.
Devlet yetkililerin ve sayın yöneticilerimizin bu konuda düzenleme yapılması gerekmektedir. Çevremde bulunan bir aileyi örnek olarak buraya yazarak meramımı daha anlaşılır hale getirmek isterim. Aşağıda, sabah 9:00 akşam 19:00 çalışan karı-koca ve tek çocuklu bir aileyi anlatacağım.
‘İşte bu benim oğlum!’ deyip bu yazının bir köşesine onun resmini koymak isterdim, ama fotoğraflarının bir yerlerde yayınlanmasından, başkasına gösterilmesinden hoşlanmıyor benim oğlum. ‘Utanıyormuş’ O bakımdan size onu tarif etmekle yetineceğim. Yaşıtlarına göre azıcık kısa boylu, saçları açık kumral, gözleri bal rengi, yüzü bal köpüğü. Hokka gibi bir burnu, samur kaşları ve küçük bir ağzı var.
Adı mı ? Enis Deha… Enis, bize dost olsun diye. Deha ise Çerkesçe güzellik anlamındaki ‘Daxe’den bozma.
Bir sürü prensipleri olan bir çocuk o. Öncelikle son derece dürüst, her şart altında doğru, ince düşünceli, merhametli, şefkatli emsalsiz bir beyefendi. Kabalıktan, ölçüsüzlükten, ciddiyetsizlikten hoşlanmayan en çok hayvanları seven tabiat aşığı, pastoral bir romantik… Sesi çağıltılı, cıvıl cıvıl… Şarkılar söyleyen, dans eden bir çocuk benim oğlum.
O benim oğlum… her evlat babasının gözünde nasıl özelse, nasıl güzelse, nasıl benzersizse o da benim gözümde öyle özel, öyle güzel…
Bu yıl dokuz yaşını sürüyor. İlk okul dördüncü sınıfa gidiyor.
İşte öyle…